Mehmet Özgür Sahin

We present measurements of the reduction of light output by plastic scintillators irradiated in the CMS detector during the 8 TeV run of the Large Hadron Collider and show that they indicate a strong dose rate effect. The damage for a given dose is larger for lower dose rate exposures. The results agree with previous measurements of dose rate effects, but are stronger due to the very low dose rates probed. We show that the scaling with dose rate is consistent with that expected from diffusion effects.

The existence of a fourth fermion generation has mostly been considered as a source of enhanced Higgs signals with respect to the 3 family Standard Model predictions. However, a fourth Standard Model family neutrino could cause the opposite situation. It is shown that relatively light fourth family neutrino (2m_(nu_(4))<m_(H)) could drastically change the interpretation of the search results for the Higgs boson, especially if m_(H)<170 GeV.

The common assumption in geotechnical engineering research and practice has been that nonplastic silts behave sand-like, whereas, as silts become more plastic, they start to behave clay-like. To date, there are practically no studies focusing solely on various nonplastic silts and their monotonic response, perhaps because of the solid belief that nonplastic silts behave sand-like in all aspects. A series of constant volume direct simple shear tests were conducted on three different nonplastic silts. Because the specimens were reconstituted to have loose grain structures, volumetrically contractive tendency was observed for all the silts with relatively small effective stress friction angles. It was observed that Ko compression lines and critical state lines are parallel to each other for all three silts, which is considered to be a clay-like behavior in literature. It was shown that undrained shear strengths can be normalized with the effective vertical consolidation stress, which is also considered to be a clay-like behavior in literature. Normalized values are compared with the ones obtained for plastic silts compiled from previous studies. Normalized undrained shear strength values for plastic silts in literature were seen to be typically greater. Possible reasons such as density effect and strength anisotropy were discussed.

In this paper we promote the use of Support Vector Machines (SVM) as a machine learning tool for searches in high-energy physics. As an example for a new- physics search we discuss the popular case of Supersymmetry at the Large Hadron Collider. We demonstrate that the SVM is a valuable tool and show that an automated discovery- significance based optimization of the SVM hyper-parameters is a highly efficient way to prepare an SVM for such applications. A new C++ LIBSVM interface called SVM-HINT is developed and available on Github.

Dünyada enerjinin verimli kullanılmasının gerekliliğine, insan konforu ve sağlığı ile çevreye verilen öneme paralel olarak, yalıtım uygulamalarına verilen önem daha da artmıştır.Gemiler, yolcu ve çalışanların güvenliğini ve konforunu sağlamak, enerji tüketimini azaltmak, yatırım ve işletme maliyetlerini düşürmek, yoğuşma, terleme ve buzlanmayı önlemek amacıyla yalıtılırlar.Bunun yanında, taşınan malzemeleri korumak, geminin ağırlığını düşürüp kullanılan hacmi arttırmak, yapı elemanlarının ve sistemlerin ömürlerini uzatmak gibi amaçlarla da yalıtılmaktadırlar

Öğretmenlerin pandemi döneminde uygulanan uzaktan eğitim sürecinde yaşadıkları sorunların çözülebilmesi için öncelikle bu sorunların belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır.Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin pandemi döneminde uygulanan uzaktan eğitim sürecinde yaşadıkları sorunları belirlemektir

Ülkemizin farklı araştırma kurumlarında yeni arpa çeşitleri geliştirmek amacıyla ıslah programları yürütülmektedir. Islah hedefleri yüksek verim, iyi kalite ve hastalılara direnç üzerine odaklanmıştır. Bu çalışma bölgede yaygın olan 5 standart çeşit (Karatay-94, Tarm-92, İnce-04, Tokak 157/32 ve Larende) ve 19 ileri arpa hattı ile 2013-2014 yetiştirme sezonunda Konya-merkez, Çumra ve Aksaray lokasyonlarında tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Varyans analiz sonucunda bin tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı, elek üstü, protein oranı, selüloz ve irilik özellikleri arasında önemli farklar tespit edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre bin tane ağırlığı 40.14-50.57 g, hektolitre ağırlığı 68.30-76.00 kg/hl, elek üstü %(2.5+2.8) 10.70-92.20, protein oranı % 12.03-14.46, selüloz oranı 6.28-7.10 ve irilik derecesi 1-8 arasında değişmiştir.

Pamuk tekstil sektörünün önemli bir hammaddesidir. Özellikle pamuklu giysilerin doğal lif taşımaları nedeniyle insan yaşamında önemli bir yere sahiptir. Dünyada 2018/2019 sezonunda toplam lif pamuk üretim miktarı 25.69 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Dünyanın önde gelen lif pamuk üretici ülkeleri Çin, Hindistan,ABD, Pakistan, Özbekistan, Türkiye ve Tacikistan’dır. Ülkemiz dünya lif pamuk üretiminde 6. Sırada yer almaktadır. Pamuk ülkemiz tarımında büyük öneme sahip bir üründür. Ülkemizde yıllık yaklaşık olarak 800 bin ton lif pamuk üretilmektedir. Tekstil sektöründeki tüketim miktarı ise 1.600 bin ton kadardır. Dolayısıyla her yıl pamuk üretimimiz kadar olan miktarı yurt dışından ithal etmekteyiz. Tekstil sektöründe tüketilen pamuklar katma değeri yüksek nihai ürün olan giysi ürünlerine dönüşmektedir. Arge ve inovasyon faaliyetleri, moda akımı trendleri ve insanların tüketim alışkanlıklarındaki değişim, tekstil ürünlerine olan talebi her geçen gün arttırmaktadır. Ülkemiz yıllık ihracat değerleri incelendiğinde tekstil mamulleri ihracatı yaklaşık olarak %35 pay almaktadır. Tekstil sektörünün en önemli hammaddesi pamuk lifi olduğu için her geçen gün, bu lifin değeri ve önemi artmaktadır. Önümüzdeki süreçte pamuk lifinin üretim kapasitesinin artırılması ve üretilen liflerin nihai ürüne dönüşüm safhasında katma değerinin daha da arttırılmasına gereken önem verilmesi gerekmektedir. Bu çalışmamızda temel amaç, Dünyada ve Türkiye’de tekstil sektörünün en önemli hammaddesi olan pamuk lif üretiminin mevcut durumu ve önemini belirtmek ve bu konuda yapılacak çalışmalara yol gösterici olmaktır.

The detector control system of the CMS hadron calorimeter provides the 40.0788 MHz LHC clock to the front end electronics and supplies synchronization signals and I2C communication. Pedestals and diagnostic bits are controlled, and temperatures and voltages are read out. SIPM temperatures are actively stabilized by temperature readback and generation of correction voltages to drive the Peltier regulation system. Overall control and interfacing to databases and experimental DAQ software is provided by the software CCM Server. We report on design and development status, and implementation schedule of this system.

Bu calisma, 2006-2007 ve 2007-2008 yetistirme periyodunda 16 arpa genotipinin (5 cesit ve 11 hat) verim ve bazi kalite ozelliklerini belirlemek amaciyla Konya-merkez ve Cumra lokasyonlarinda tesaduf bloklari deneme desenine gore 4 tekerrurlu olarak yurutulmustur. Arastirmada tane verimi, bin tane agirligi, seluloz orani, protein orani ve protein verimi incelenmistir. Elde edilen sonuclara gore iki yil ve 2 cevredeki ortalama tane verimi: 257-381 kg/da, bin tane agirligi 38.30-43.17 g, protein orani % 11.08-12.15, protein verimi 28.97-42.90 kg/da ve seluloz orani ise % 5.22-6.47 arasinda degismistir. Arpa genotipleri arasinda incelenen ozellikler yonunden onemli farkliliklar tespit edilmistir. Ayrica incelenen bu ozelliklere cesit ve cevrenin etkisi istatistiksel acidan da ortaya konmustur. Cevre kosullari ile cevre ve cesit interaksiyonunun verim ve kalite ozellikleri uzerinde belirleyici oldugu sonucuna varilmistir. Verim ve kalite ozellikleri arasindaki iliskilerin cevrelere gore degistigi tespit edilmistir.

Abstract Data-driven methods are widely used to overcome shortcomings of Monte Carlo simulations (lack of statistics, mismodeling of processes, etc.) in experimental high energy physics. A precise description of background processes is crucial to reach the optimal sensitivity for a measurement. However, the selection of the control region used to describe the background process in a region of interest biases the distribution of some physics observables, rendering the use of such observables impossible in a physics analysis. Rather than discarding these events and/or observables, we propose a novel method to generate physics objects compatible with the region of interest and properly describing the correlations with the rest of the event properties. We use a generative adversarial network (GAN) for this task, as GANs are among the best generator models for various applications. We illustrate the method by generating a new misidentified photon for the $$\gamma + \textrm{jets}$$ <mml:math xmlns:mml="http://www.w3.org/1998/Math/MathML"> <mml:mrow> <mml:mi>γ</mml:mi> <mml:mo>+</mml:mo> <mml:mtext>jets</mml:mtext> </mml:mrow> </mml:math> background of the $$\textrm{H}\rightarrow \gamma \gamma $$ <mml:math xmlns:mml="http://www.w3.org/1998/Math/MathML"> <mml:mrow> <mml:mtext>H</mml:mtext> <mml:mo>→</mml:mo> <mml:mi>γ</mml:mi> <mml:mi>γ</mml:mi> </mml:mrow> </mml:math> analysis at the CERN LHC, and demonstrate that this GAN generator is able to produce a coherent object correlated with the different properties of the rest of the event.

The precise reconstruction of properties of photons and electrons in modern high energy physics detectors, such as the CMS or Atlas experiments, plays a crucial role in numerous physics results. Conventional geometrical algorithms are used to reconstruct the energy and position of these particles from the showers they induce in the electromagnetic calorimeter. Despite their accuracy and efficiency, these methods still suffer from several limitations, such as low-energy background and limited capacity to reconstruct close-by particles. This paper introduces an innovative machine-learning technique to measure the energy and position of photons and electrons based on convolutional and graph neural networks, taking the geometry of the CMS electromagnetic calorimeter as an example. The developed network demonstrates a significant improvement in resolution both for photon energy and position predictions compared to the algorithm used in CMS. Notably, one of the main advantages of this new approach is its ability to better distinguish between multiple close-by electromagnetic showers.

Çalışmanın amacı, 2000’li yıllarla birlikte iş dünyasını etkisi altına alan ve önemli kavramlardan biri olarak popüler hale gelen, alan yazında oldukça çok çalışılmış ve halen de çalışılmaya devam edilen bir kavram olarak karşımıza çıkan inovasyon konusunda Türkiye’de hazırlanmış lisansüstü tez çalışmalarını inceleyerek bu alanda yapılan çalışmaların durum tespitini yapmaktır. Yüksek Öğretim Kurumu’nun tez merkezinde bulunan ve erişime açık/kısıtlı olan 399 tez çalışması araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında yer alan tezler; yayınlandığı yıl, hazırlandığı üniversite, bağlı olduğu enstitü, ana bilim dalı, bilim dalı, tezin türü ve konunun ilişkilendirildiği diğer konular gibi boyutlar üzerinden incelenmiştir. Verilerin analizinde nicel araştırma yöntemlerinden biri olan “içerik analizi” tekniği kullanılmıştır. Analiz sonucuna göre, inovasyon konusuyla ilgili yapılan tezlerde özellikle 2014 yılından sonra artış olduğu görülmüştür. İncelenen tezlerin çoğunun işletme alanında yoğunlaştığı ve diğer bölümlerde sınırlı sayıda kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca inovasyonun birçok farklı konuyla ilişkilendirildiği görülmüş ve konunun özel sektör başta olmak üzere eğitim, sağlık ve hizmet sektörü gibi birçok sektörde ele alındığı sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye’de bu çalışmalar çok olmakla birlikte tüm alanlarda yapılmış yeterli seviyede çalışma bulunmamaktadır. Gelecek çalışmalarda farklı alanlarda yapılan çalışmalar ile birlikte inovasyon kavramının tüm alanlarda yaygınlaşarak etkisinin artacağı düşünülmektedir.

Dünyada ve ülkemizde bitkisel proteinin ana kaynağını oluşturan yemeklik dane baklagiller, beslenmede oldukça önemli yer tutmaktadır. Bu araştırma 2018 ve 2019 yıllarında 12 farklı kuru fasulye genotipi ile Konya lokasyonunda, tesadüf blokları deneme desenine göre 2 tekerrürlü olarak yıllar ve genotiplerin kalite üzerine etkilerinin araştırılması amacıyla yürütülmüştür. Çalışma sonucunda; incelenen tüm özellikler bakımından yıllar ve çeşitler arasında (P

In this paper we promote the use of Support Vector Machines (SVM) as a machine learning tool for searches in high-energy physics. As an example for a new- physics search we discuss the popular case of Supersymmetry at the Large Hadron Collider. We demonstrate that the SVM is a valuable tool and show that an automated discovery- significance based optimization of the SVM hyper-parameters is a highly efficient way to prepare an SVM for such applications. A new C++ LIBSVM interface called SVM-HINT is developed and available on Github.

This study was conducted to determine the farinograph parameters and some quality characteristics of 15 bread wheat varieties grown in rainfed conditions in 2011-2012, 2012-2013 and 2013-2014 according to a randomized block trial design with two replication. The farinograph parameters (development time, water absorption, stabilsity and softening at the 12th minute), protein ratio, grain hardness, Zeleny sedimentation and bread volume of bread wheat varieties were investigated. Three-year average value ranges of quality traits; protein ratio 13.51-16.02%, grain hardness PSI 45.74-71.05, Zeleny sedimentation 34.67-63.67 ml, bread volume 340-519.17 cm3, farinograph development time 3.75-12.30 min., farinograph water absorption 57.43-65.72%, farinograph stability 4.62-16.92 min. and the farinograph 12 min. softening value 38.66-132.33% was determined as. Significant quality differences were determined between varieties and years, and the highest values in terms of quality traits were obtained in 2013-2014. High values were obtained in Konya-2002, Tosunbey, Karahan-99 and Eraybey varieties in terms of farinograph development time, water absorption and stability values.

In this paper we promote the use of Support Vector Machines (SVM) as a machine learning tool for searches in high-energy physics. As an example for a new- physics search we discuss the popular case of Supersymmetry at the Large Hadron Collider. We demonstrate that the SVM is a valuable tool and show that an automated discovery- significance based optimization of the SVM hyper-parameters is a highly efficient way to prepare an SVM for such applications. A new C++ LIBSVM interface called SVM-HINT is developed and available on Github.

2010 yili sonunda Tunus’ta baslayan ve daha sonra Libya, Misir ve Suriye gibi ulkelerde yayginlasarak devam eden toplumsal olaylar Arap Bahari olarak adlandirilmaktadir. Yakin cografyada bulunan ve hem ortak gecmise sahip hem de ekonomik ve politik iliskilerimizin oldugu bu ulkelerdeki toplumsal gelismeler, Turkiye’yi de cok boyutlu olarak etkilemektedir. Sosyal, politik, askeri ve ekonomik yonleri olan bu etkilerden ekonomik boyutta olanlar belki de Turkiye’nin bu surecten olumlu ya da olumsuz etkilenmesinin temel belirleyicisi olacaktir. Bu baglamda, insani ve politik bakis acisinin otesinde Arap Bahari’nin sadece ekonomik yonu ile ele alinmasi bu calismanin ana konusudur. Calismada, Arap Bahari’nin Turkiye ekonomisine mevcut ve olasi makroekonomik etkileri analiz edilecektir.

Comment on "Event Excess in the MiniBooNE Search for $\bar \nu_{\mu}\rightarrow \bar \nu_e$ Oscillations"

1 Irradiation test of the HCAL Forward and Endcap upgrade electronics at the CHARM facility at CERN Francesco Costanza, Tugba Karakaya, Ozgur Sahin, (DESY, Germany) Tullio Grassi (Univ. of MD, USA), James F Hirschauer, Don Lincoln, Nadja Strobbe (Fermilab, USA), Alexander Kaminskiy (M.V. Lomonosov Moscow State University), Danila Tlisov (Russian Academy of Sciences), Yanchu Wang (Univ. ov VA, USA)

Bu arastirmada, Gunes Sistemi ve Uzay konularina yonelik kavram yanilgilarinin gunluk yasama etkisi uzerine Fen Bilimleri ogretmenlerinin goruslerinin belirlenmesi amaclanmistir. Veriler, nitel arastirma yontemlerinden durum calismasi kullanilarak yari yapilandirilmis gorusme teknigiyle toplanmistir. Izmir ili Buca ilcesinde calisan 5 Fen Bilimleri ogretmeni gonullu olarak calismaya katilmistir. Verilerin cozumlenmesinde icerik analizi teknigi kullanilmis ve elde edilen veriler sayisallastirilarak yorumlanmistir. Meteor ile gok tasi arasindaki farki ayirt edememe,  gunes tutulmasi ve ay tutulmasi olaylarinin karistirilmasi gibi tespit edilen kavram yanilgilari gunluk yasama etki ettiginden duzeltilememesi durumunda ogrencinin ileriki gunluk yasantisinda kendini ifade edememe, ozguven eksikligi gibi durumlara yol acabilecegi ogretmenler tarafindan ifade edilmistir. Sonuc olarak, ogretmen goruslerinden ogrencilerin astronomi kavramlarina yonelik kavram yanilgilarina sahip oldugu, ogrencilerde bu kavram yanilgilarinin devam etmesi durumunda ogrencilerin gunluk yasantisinda karsilasacagi olumsuz durumlar hakkinda olumlu ya da olumsuz bir anlayisa sahip olmadiklari, bu nedenle ogretmenlerde bu farkindaligin olusturulmasi icin egitim ortamlarinin olusturulmasina yonelik uygulamalarinin gelistirilmesi yonunde oneriler getirilmistir.

Bu arastirma universite ogrencilerinin akranlariyla yasadiklari psikolojik siddet davranislarinin incelenmesi amaciyla yapilmistir. Bu arastirmada betimsel tarama yontemi kullanilmistir. Arastirmanin calisma grubunu Cankiri Karatekin Universitesi Lisan ve Pedagojik formasyon egitimi sertifika programina katilan toplam 500 ogrenci olusturmaktadir. Arastirmanin verileri Calisma grubunu olusturan 377 ogrenciden anket yoluyla toplanmistir. Arastirmanin bulgularina gore universite ogrencileri akranlari tarafindan psikolojik siddette maruz kalmaktadirlar. Ogrencilerin akranlari tarafindan psikolojik siddete maruz kalma duzeyi, cinsiyet, katildigi egitim turu ve okudugu bolumlere gore anlamli farkliliklar gostermistir. Ancak ogrencilerin akranlari tarafindan psikolojik siddete maruz kalmasi yas degiskenlerine gore anlamli farklilik gostermemistir.

Mersin korfezinde P. semiculatis kas solungac ve hepatopankreas dokularinda kadmiyum, bakir, cinko ve kursun duzeyleri mevsimsel olarak belirlenmistir. P. semiculatis dokularindaki agir metaller atomik absorbsiyon spektrofotometrik (AAS) yontemle belirlenmistir. Metal duzeyleri solungac ve kas dokusu karsilastirildiginda en fazla hepatopankreastadir. Sonuclar gostermistir ki dort metal tum dokularda fazladir, fakat kursun P. semiculatis solungac dokusunda daha artmistir. Arastirilan bu dort metal duzeyleri diger mevsimlerle karsilastirildiginda yaz ayinda daha fazla artmistir

Turkiyenin su kaynaklari bakimindan en yetersiz bolgesi Konya, Karaman, Aksaray ve Nigde illerinden olusan KOP bolgesidir. Yagislarin ve sulama suyunun etkin kullanimi icin cogunlukla one cikan faaliyetlerin yaninda kamuoyunda fazla yer almayan onemli tedbirler de mevcuttur. Bu konuya su ana kadar yeterli onem verilmedigi gorulmektedir. Bu tedbirlerin en onemlilerinden birisi “Dogrudan Ekim Sistemi”dir. Sulu tarimda da onemli katkisi olmakla birlikte tarim alanlarinin yaklasik %70’inde kuru tarim yapilmak zorunda olunan bolge icin dogrudan ekim sisteminin yayginlasmasi onem arz etmektedir. Dogrudan Ekim Sistemi'nin ozel bir destekleme programi ile bolgede yayginlastirilmasiyla yillik yaklasik 900 milyon m3 su tasarrufu; 745 milyon TL’de ekstra kazanc saglanabilecegi mumkun gozukmektedir. Dogrudan ekim sisteminin bolgede tum alanlarda yayginlasmasi dusunuldugunde, 2014 yili verilerine gore yillik 603.3 milyon TL’lik destekleme butcesi gerektirmektedir. Devlet tarafindan yapilan yillik tarim desteklerinin 804,9 milyon TL civarinda oldugu dusunuldugunde bolgenin gelecegi icin bu miktarda bir butce harcanilabilinir gorulmemektedir. Bolge'ye yillik ortalama 330 mm hesabindan toplam 21 milyar m3 (ton) civarinda yagis dusmektedir. Bu yagisin Bolge'nin tarim alanlarina isabet eden kismi ise yillik yaklasik 9.4 milyar m3'tur. Bolge yagislarinin yaklasik %45'inin tarim alanlarina dusmesi, bu yagislardan faydalanmayi artirmanin ne kadar onemli oldugunu gostermektedir

Bu calisma, Sorgulamaya Dayali Ogretime Yonelik Inanc Olcegi’nin Turkceye uyarlanmasi calismalarini rapor etmektedir. Calismada veriler, 2012-2013 ogretim yilinda uc farkli devlet universitesinde ogrenim goren 372 fen bilgisi ogretmen adayindan toplanmistir. Yapilan faktor analizi, olcegin birinci bolumunun “sorgulamanin ozellikleri” ile ilgili tek faktorden olustugunu gostermektedir. Ayrica analizler olcegin ikinci bolumu icin iki faktorlu yapinin en uygun oldugunu gostermektedir. Olcegin ikinci bolumu sorgulamanin uygulanmasina yonelik engeller ile ilgilidir. Bu bolumun birinci faktoru pedagojik bilgi eksikliginden kaynakli engeller iken, ikinci faktoru yontemin uygulanmasindan kaynakli engellerle ilgilidir. Olcegin guvenirlik calismalari kapsaminda birinci bolum icin ic tutarlik katsayisi 0.87; ikinci bolum icin ise 0.83 olarak hesaplanmistir. Ayrica olcegin ic tutarligina kanit saglamak amaciyla madde test toplam korelasyonlari da incelenmistir. Olcegin birinci bolumu icin korelasyon katsayilari 0.30 ile 0.55; ikinci bolumu icin ise 0.30 ile 0.58 arasinda degerler almistir. Verilerden elde edilen sonuclar, uyarlamasi yapilan olcegin ogretmenler ve ogretmen adaylari icin sorgulamaya dayali ogretime yonelik inanclarin belirlenmesinde gecerli ve guvenilir bir olcme araci olarak kullanilabilecegini gostermektedir. Calisma olcegin olasi kullanimlari ile ilgili tartisma ile sonlanmaktadir.

Kisa sureli ve dar bir alan icinden olaylari degerlendirmek genelde yaniltici olur. Ulkelerarasi iliskileri degerlendirirken ozellikle guclu ulkelerin faaliyetlerini analiz etmek gerekir. Kuresel duzen icinde enerji, din ve demografik kavramlar uzerinde yuruyen bu sistem, gelecekte kurulacak yeni dunya duzeninin de kilit anahtari olacaktir.

Literaturde “orta buyuklukte guc” kavramini tanimlayan iki temel akim mevcuttur. Bunlardan birincisi kavrami ulkelerin materyal kapasitelerine bakarak tanimlarken; ikincisi devletlerin dis politika karakterlerini onemsemektedir. Turkiye, her iki akima gore de uluslararasi alanda bir orta buyuklukte guctur. Orta buyuklukte gucun uluslararasi sistem icerisindeki rolu ve etkinligi uzerindeki temel faktor buyuk guclerin kendi aralarindaki iliskisinin dogasi ve orta buyuklukteki guc ile buyuk gucler arasindaki iliski tarzidir. Bu durum orta buyuklukte bir guc olmasi hasebiyle Turkiye icin de gecerlidir. Bu calisma bahsi gecen belirleyici faktorun Turkiye’nin Suriye Krizi’nde izledigi dis politika uzerindeki sonuclarini analiz etmektedir. Uluslararasi politika ve Turk Dis Politikasi baglaminda en temel guncel sorun olmasi Suriye Krizi’nin calisma alani secilmesinde onemli bir nokta olmustur

2. ciltte yer alan karar defterinin de icinde bulundugu mahkemeye ait 7 defter, mahkeme zabitlari ve Istanbul Istiklal Mahkemesi dosyalarinda bulunan maznunlarin polis ve jandarma karakollari ile muddei-i umumiye verdikleri ifadeler, sahitlerin ifadeleri, muddei-i umuminin mahkemeye sundugu deliller vb. vardir.

Toplumlarin ekonomik gelismesiyle birlikte, sanat ve sanatci kavramlari da toplumsallasmistir. Sanatsal faaliyetler sadece entelektuel kesimler icin degil, genis halk yiginlari icin de icra edilir hale gelmistir. Bu surcecte sanatsal urunler endustrilestirilerek piyasalastirilmistir. Toplumsal katmanlara yayilarak piyasalasan sanatin ve sanatcinin kamusal boyutu ise gunumuzde hala tartismali bir konudur. Calismada kuresellesen, endustrilesen ve piyasalasan sanatsal faaliyetlerin kamusalligi sorunu ve devletin sanata katkisinin onemi ve riskleri ele alinmistir.

Karadeniz Ekonomik Isbirligi (KEI) ve Sanghai Isbirligi Orgutu (SIO) yirminci yuzyilin sonlarina dogru olusmus iki bolgesel orgutlenmedir. Bu calismanin amaci iki orgutu ekonomik entegrasyon teorileri baglaminda karsilastirmaktir. Calismanin ilk kisminda bolgesel entegrasyon teorilerine deginilecek, daha sonra KEI ve SIO ele alinacaktir. Sonuc bolumunde ise her iki orgutun karsilastirmasina yer verilecektir.

Bu calismanin amaci Arap Baharina yapisal insaci bakis acisi getirmektir. Bu baglamda Suriye’deki ayaklanmaya karsi uluslararasi gelistirilen inisiyatif vaka calismasi olarak secilmistir. Yapisal insaciliga gore kimlikler devletlerin cikarlarini sekillendirmekte ve uluslararasi kuruluslar buna gore tasarlanmaktadir. Alexander Wendt’e gore bu durumun sonucu olarak uluslararasi sistemdeki anarsik yapi catisma veya isbirligi seklinde ilerler. Bu baglamda calismanin birinci bolumunde Suriye’deki olaylar hatirlatildiktan sonra uluslararasi aktorlerin olayi nasil adlandirdigina deginilecektir. Ikinci kisimda bu kimliklerin cikarlari nasil sekillendirdigi aciklanacaktir. Bunu takiben son kisimda uluslararasi anarsinin catismaya mi yoksa isbirligine mi yol actigi arastirilacaktir.

Bu arastirma, Sosyal Bilgiler ders kitaplarinin mesaj tasarimi ilkeleri acisindan degerlendirilmesini amaclamaktadir. Arastirma metin incelemesine dayali nitel bir calismadir. Calisma evrenini Milli Egitim Bakanligi’nca onaylanan ilkogretim altinci sinif Soysal Bilgiler ders kitaplari olusturmaktadir. Veriler, ders kitaplarinin en buyuk unitesi olan “Ipek Yolunda Turkler” unitesi degerlendirilerek elde edilmistir. Arastirmanin verilerini toplamak amaciyla soru listesi ve rubrik gelistirilmistir. Veriler, rubriklerde yer alan olcutlere gore analiz edilmis ve kitap icerisinden secilen somut orneklerle desteklenmistir. Elde edilen veriler, metin orgutleyicileri, metindeki ust duzey yapilar, metin icerisindeki sorular, gorsel ogeler ve sayfa tasarimi acisindan gruplandirilarak sunulmustur. Arastirmanin bulgularina gore, ilkogretim 6. sinif Sosyal Bilgiler ders kitaplarinda metin orgutleyicileri, metindeki ust duzey yapilar, metin icerisindeki sorular, gorsel ogeler ve sayfa tasarimi genellikle etkili kullanilmamistir

Enfeksiyonlar, ates yuksekliginin en sik sebebidir. Ampirik antibiyotik tedavisine ragmen ates yuksekliginin devam ettigi pnomonili olgularda, en sik ates nedeni uygunsuz antibiyotik secimi veya ampiyem gibi postinfeksiyoz komplikasyonlardir. Ancak bu hastalarda, neoplaziler, kollajen doku hastaliklari gibi baska olasi nedenler de eszamanli bulunabilmektedir. Biz bu olgu sunumuyla, ozellikle ileri yastaki hastalarda, pnomoninin yani sira ates yuksekligine neden olabilecek baska patolojilerin de var olabilecegini, bu acidan hastalarin fizik muayenelerinin dikkatle yapilmasi gerektigini vurgulamayi amacladik.

Bu arastirmada 20 ekmeklik bugday genotipi 2009-2010 yetistirme sezonunda 3 cevrede ekilmistir. Genotipler tane verimi ve 15 farkli kalite ozelligi yonuyle analiz edilmistir. Elde edilen veriler varyans analizi, biplot ve korelasyon analizi yapilarak degerlendirilmistir. Varyans analizine gore tane verimi (TV), hektolitre agirligi (HKT), protein orani (PO), kuru gluten orani (KGL), sertlik (SRT), zeleni sedimantasyon (ZLN), gluten indeksi orani (GIN), analiz sonu pik yuksekligi (CV), orta cizgi alti alani (mCI) ile cevreler arasindaki farkliliklar onemli bulunmustur. Incelenen tum ozellikler acisindan (TV, BNT, HKT, PO, KGL, SRT, ZLN, yas gluten (YGL), pik zamani (PKT), pik yuksekligi (PKV), sag pik egimi (RPS), pik alani (CI), genotipler arasindaki farkliliklar onemli bulunmustur. Biplot PC1 (Ana Bilesen1)>0 olan genotipler, yuksek verimli iyi ozelliklere sahip iken (Tosunbey, Karahan,14, 1, 12, 18, 11, 17 nolu hatlar), PC1

Kamu ozel sektor ortakliklari (KOSO), kamusal beyaz fillerin kamuya en az yukle degerlendirilmesi ve yeni kamusal beyaz fillerin olusmasina engel olabilecek araclardir. Bir KOSO, ekonomik acidan uygulanabilir projeleri, ekonomik acidan uygulanamaz projelerden ayirt etmek ve digerlerini reddetmek icin faydali olabilir. Bu calismada, oncelikle kamusal beyaz fillere karsi KOSO’larin ne gibi faydalar saglayabilecegi incelenmistir. Daha sonra kamusal beyaz fillere karsi KOSO uygulamalarinda risklerin neler olabilecegi tartisilmistir. Mevcut uygulamalar uzerinden konu Turkiye acisindan degerlendirilmistir. Kamu maliyesi acisindan ortaya cikabilecek sonuclar tartisilmistir.

Ozet Eylem arastirmasi niteligindeki bu arastirmanin amaci, sinif ogretmeni adaylarinin kutuphane kullanma aliskanliklarini gelistirmektir. Arastirmaya 42 ogretmen adayi katilmistir. Arastirmanin veri toplama araclari; kutuphane kullanma aliskanligina iliskin tutum olcegi, kutuphane kullanma aliskanligina iliskin anket ve acik uclu sorularin yer aldigi gorus formlarindan olusmaktadir . Tutum olceginden elde edilen veriler SPSS 15 paket programi kullanilarak t-testi ile analiz edilmistir. Katilimcilarin gorus formlarina verdikleri yanitlar ise betimsel analiz yoluyla cozumlenmistir. Katilimcilarin kutuphane kullanma aliskanliklarinin yeterli duzeyde olmadigi belirlenmis ve soz konusu aliskanligi gelistirmek amaci ile bir eylem plani hazirlanmistir. Gerceklestirilen eylemler sonucunda, katilimcilarda kutuphane kullanimina yonelik olumlu yonde gelisme saglandigi belirlenmistir. Yapilan eylemin basarili olmasi nede­niyle kutuphane kullanma aliskanliginin gelistirilmesi icin ogretmen adaylari ile kutuphaneye iliskin cesitli etkinliklerin yapilmasi onerilmektedir.

Bu calisma uluslararasi hukukta kilometre tasi niteliginde olan Nurnberg Mahkemelerini incelemeyi amaclamaktadir. Calismada oncelikle mahkemenin arka planina ve kurulusa giden surece deginilmistir. Kurulusuna ve yasal dayanaklarina degindikten sonra mahkemenin suc kapsamina giren fiiller tarihi gecmisiyle birlikte ele alinmistir. Sonraki bolumde uluslararasi hukuka katkilarindan bahsedilmis ve son bolumde ise mahkemeye getirilen elestirilere yer verilmistir.

The next generation Front-End Controller (ngFEC) is the system responsible for slow and fast control within the Phase-I Upgrade of the CMS Hadron Calorimeters. It is based on the FC7, a μTCA compatible Advanced Mezzanine Card developed at CERN and built around the Xilinx Kintex®-7 FPGA. The ngFEC decodes the 40.0788 MHz LHC clock and the synchronization signals received from the backplane and distributes them to the front-end electronics through six GBT links. The latency of the fast control signals is fixed across power cycles. Even if the direct link to a front-end module is broken, a redundancy scheme ensures a successful communication using the link to the neighboring front-end module. Thanks to the ngFEC all front-end modules can be remotely programmed using the JTAG standard protocol. The CCM server software interfaces the ngFEC to the Detector Control System which constantly monitors voltages and temperatures on the front-end electronics. This document reviews the characteristics and the development status of the ngFEC.

Penil kurvatür (PK) sıklıkla konjenitaldir (primer), nadiren kazanılmış da (sekonder) olabilir.Konjenital PK, geç adölesan veya erken erişkinlik döneminde ortaya çıkabilir [1,2] ve oldukça nadir görülür.Konjenital PK insidansının %0,6 olduğu tahmin edilmektedir. [3]Klinik anlamlı PK insidansı çok daha düşüktür ve PK ile birlikte görülen kurvatür ve seksüel disfonksiyonun derecesi de önemli

1. Dunya Savasi sonrasinda imzalanan Mondros Mutarekesi ve Sevr Antlasmasi, Batili devletlerin Osmanli uzerinden Anadolu topraklarini parcalama girisimidir. Yapilan bu muzakereler ile Anadolu, farkli ulkelerin gudumunde etnik parcalara ayrilarak yonetime tabi tutulmak istenmistir. Ancak, ozellikle Sevr’i imzalatmak isteyen Batili devletlere karsi yapilan Turk Milli Mucadelesi, bu antlasmanin resmiyete tabi tutulmasina engel olmustur. Bu calismada Batili devletlerin Anadolu’yu ele gecirme girisimine karsilik, Anadolu’da olusturulan cephe savaslarinin onemi ve savaslarin birbirleriyle olan iliskilerinin gorsel olarak sunulmasina imkân veren, minimum orten agac yontemi kullanilmistir. Minimum orten agac yontemi tanitilarak sosyal bilimlere katkisi aciklanmistir.

Okulun basarisi bircok degiskene bagli olmakla birlikte en onemli degisken ogretmenin basarisidir. Cunku okullarda verilen egitimin niteligi, ogretmenlerin niteligine baglidir. Ogretmenlerin hizmet oncesinde aldigi egitim kisa zaman icinde gecerligini ve guncelligini kaybederek yeni egitim ihtiyaci ortaya cikmaktadir. Ogretmenlerin var olan bilgileriyle meslegini gunun kosullarina uygun olarak yurutmeleri zorlasmaktadir. Bu nedenle tum meslek mensuplari gibi ogretmenler de gunun kosullarina uygun olarak kendilerini gelistirmek zorundadirlar. Mesleki calismalar genellikle seminerler biciminde yurutulmektedir. Ogretmenlerin ogretim yilinin basinda sonunda ve yil icerisinde bir plan cercevesinde yapmalari zorunlu olan mesleki calismalarin amacina uygun olarak yurutulmesi icin yasanan sorunlarin bilinmesi cozum uretmek acisindan buyuk onem tasimaktadir. Bu arastirma, ogretmenlere yonelik olarak ders yili basinda ve ders yili sonunda yapilan mesleki calismalarla ilgili ogretmen goruslerinin belirlenmesi amaciyla yapilmistir. Arastirmada betimsel tarama yontemi kullanilmistir. Arastirmanin calisma grubunu 340 ogretmen olusturmaktadir. Arastirmanin verilerini toplama amaciyla uc bolumden olusan veri toplama araci kullanilmistir. Birinci bolumde cinsiyet, brans, gorev yeri, gorev suresi ve kurum turu olmak uzere coktan secmeli 5 soru yer almaktadir. Ikinci bolumde mesleki calismalarla ilgili 15 maddelik likert tipi olcek yer almaktadir. Ucuncu bolumde ise mesleki calismalarin yararlari, mesleki calismalarda yasanan sorunlar ve mesleki calismalarla ilgili oneriler ile ilgili coktan secmeli 3 soru yer almaktadir. Arastirmanin raporlastirilmasi icin calismalar halen devam etmektedir.

Kitapta her bir kararin Osmanli Turkcesi orjinal hali ve gunumuz alfabesine cevirisi yer almaktadir.

On cephe elemanlari, tum dolgu yuzeyini kaplayan geotekstil donatilar ve dolgu malzemesi kullanilarak olusturulan istinat duvarlari, uygulama suresinin kisaligi, uygulama kolayligi, estetik ve ekonomik oluslari nedeniyle yaygin olarak tercih edilmektedir. Bu calisma kapsaminda, teorik tasarim esaslarina dayali dizayn edilmis olan 3 metre yuksekligindeki bir geogrid donatili istinat duvari, arazide modellenmis ve basinc olcerler, yatay deplasman olcerler ve gerinim pullari ile enstrumante edilmistir.  Duvar, dolgu malzemesi ust yuzeyinden uygulanan sursarj yukuyle aktif deformasyona zorlanmistir. Deneyler sonucunda, duvarda olusan yatay yer degistirmeler ile donatilara gelen cekme gerilmeleri belirlenmeye calisilmistir.

Bu calisma, 2010-2014 yillari arasinda farkli lokasyonlarda yagisa dayali sartlarda on verim, verim ve bolge verim kademelerindeki yemlik arpa genotiplerinin kalite ozelliklerinin belirlenmesi ve seleksiyon kriteri olarak degerlendirilmesi amaciyla yurutulmustur. Calismada toplam 2548 ornegin bin tane agirligi, hektolitre agirligi, protein orani, seluloz ve elek analizleri yapilmistir. Verim, hastaliklara tolerans ve kalite ozellikleri yonuyle iyi performans gosteren 276 islah materyali bir ust kademeye aktarilmistir. Ayrica yil ve cevre faktorlerinin kalite parametreleri uzerinde etkili oldugu tespit edilmistir. Kalite ozellikleri icerisinde protein orani, bin tane agirligi ve seluloz oraninin seleksiyonda etkin bir sekilde kullanilabilecegi sonucuna varilmistir.

Yasadigimiz dunya ve bulundugumuz kâinat, belirli kurallara uyacak sekilde var edilmistir. Insanoglu yaratilisindaki merak ve ogrenme gibi duygularin motivasyonu ile yasadigi cevreyi anlama cabasina girdiginden kâinatta var olan bu nizami, o nizamdaki sanati, ilmi olculeri, hikmetleri kesfe devam etmektedir. Insan beyni var olani dusunur ve var olan bir seyde ilim vardir. Dolayisiyla her yaratilmis varligin, zaman icinde bu varliklarin kendi cinsleri ve diger cins varliklarla nasil etkilestigi, etkilesimin hangi olcu ve nizamda oldugu fizik ilminin konulari arasina girmektedir. Bu makalede fizigin ekonomi ve sosyal bilimlerde uygulamalarina kisaca deginilecektir.

The Turkish Accelerator Center (TAC) is a project for accelerator based fundamental and applied researches supported by Turkish State Planning Organization (DPT)[1]. The Proposed complex is consisted of 1 GeV electron linac and 3.56 GeV positron ring for a charm factory and a few GeV proton linac. Apart from the particle factory, it is also planned to produce synchrotron radiation from positron ring. The third generation light source of the TAC complex has three main part, respectively injector linac, booster ring and storage (main) ring. In this study, we investigated that the design of booster ring of the positron storage ring is made to produce third generation synchrotron radiation of the Turkish Accelerator Center Project. The main goal of the booster ring is, to coming injector linac positron bunches which have 0.2 GeV, raising to 3.56 GeV. Thus, the lattice structure of booster ring has been studied. In the booster ring of the TAC storage ring, the positron beam is injected at 0.2 GeV and ramped up 3.56 GeV. Booster rings are build up with different magnet lattices; the focusing-defocusing (FODO), the double bend achromat (DBA), the triple bend achromat (TBA), particularly, are build up with FODO magnet lattices. We investigated a DBA lattice base on defocusing combined magnet. The use of combined function magnet has the advantage of the reducing number of magnets

Bu calismada, NOAA (Ulusal Okyanus ve Atmosfer Yonetimi)-12, 14 ve 15 uydularinin AVHRR (Cok Yuksek Cozunurluklu Gelismis Radyometre) radyometresinin 1. ve 2. bantlari (0.58-1.1 |im) kullanilarak Normalize Edilmis Bitki Indeksi (NDVI) hesaplanmistir. NDVI degerleri, yagis miktari ile iliskilendirilmis ve yagis miktari haritalari olusturulmustur. Calisma zamani olarak 2002 yilinin Nisan ayi secilmis ve Adana, Samsun, Sanliurfa, Van, Izmir, Balikesir, Konya illerinin meteoroloji istasyonlari NDVI- yagis miktari iliskisini olusturmakta baz noktalari olarak alinmistir. Iliskilendirmede elde edilen esitlik yardimiyla Turkiye'nin Nisan ayi icin aylik yagis miktari haritasi olusturulmustur. Haritalar uzerinde Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Artvin, Denizli, Eskisehir, Erzurum, Istanbul, Kars, Kayseri, Malatya, Rize, Sivas illeri kontrol noktalari alinarak, esitligin dogrulugu istatistiksel calismalarla sinanmistir. Yagis miktarinin, uydu ve meteoroloji istasyonlari degerleriyle karsilastirilmasi neticesinde, korelasyon katsayisinin r= 0.895 ve Hatalarin Karelerinin Ortalamasinin Karekoku (RMSE) 11.982 mm bulunmustur. Anahtar kelimeler: Normalize Edilmis Bitki Indeksi, Uydu, Yagis Miktari, Korelasyon Katsayisi